Turnuvanin basinda 2009 yilinda Polonya'da gordugumuz takimin savasciligini gorecegimizden emindik ama devamlilik problemimiz vardi o turnuvada. Nitekim 2009 'da ilk 5 maci kazanip bir ust tura cikmis ama diger maclarin hepsini kaybedip en son Rusya'ya da yenilip 8. olmustuk. Tanjevic yogun elestiri altindaydi "Oyuncularimiz yogun mac trafigi temposunu kaldiramadi ve yorgun dustuk" demecleri vermisti. Bu turnuva oncesi akla gelen bir diger organizasyon 2001 yilinda evimizde oynadigimiz ve finalde Sirbistan'a kaybettigimiz turnuvaydi. Butun bunlari dusununce hic de kolay olmayan bu turnuvaya gecmisten dersler cikarmayi basarabilirsek rahatlikla finale cikabilcegimizi dusunerek basladik.
Tanjevic'in Polonyo'da turnuva ilerledikce yorulduk gozleminden cikardigi ders daha fazla rotasyon ve surekli savasan diri bir takim olabilmek adina 12 kisinin en az 10 kisisine esit zaman ayirmak olmus ve bunu da ders niteliginde uyguladi tum turnuva boyunca. Bir de Polonya'da takim surekli Hidayet ustunden oynuyor Hidayet 'e sayi attirmak onu devrede tutmak adina inanilmaz hucumlari heba ediyorduk Tanjevic bu yanlisindan da bu turnuvada donmus. Hidayet'e kritik anlarda devreye aliyor ama macin genelinde Hidayet'i arkadaslarini oynatmaya yonelik kullaniyordu. Bu hem Hidayet'in kritik anlarda topu diri ve dinlenmis bir sekilde almasina ve kullanmasina hem de diger oyuncularin surekli sorumluluk almalarina imkan sagliyordu.
Basketbol Federasyonu da dersler cikarmis ki o turnuvada yine Mehmet Okur sorunu cikmisti Milli Takim'a gelsin gelmesin problemleri ve Hidayet'in berbat bir performansi vardi . Bu turnuvada da Federasyon bu konuda basarili bir sinav verdi. Takimi tartismalarin icine sokmadi hatta hatta hastaligina ragmen Tanjevic'in arkasinda durmalari son derece basarili oldu. Tersi bir durumda en cok elestirlecek olan da Federasyon olacakti hic suphesiz.
Hidayet takim kaptanligini ilk defa cok iyi yapti. Hem sorumluluk aldi gerektiginde hem de takimi cok iyi oynatti. Turnuva baslarken kafamda Raptors'a rekor transfer ucretiyle transfer olup sonra cok kotu bir sezon geciren Hidayet'le ilgili bir cok soru isareti vardi. Onu cok elestirmeme ragmen hakkini vermek gerek muhtesem bir turnuva gecirdi ve sanirim beni ve bircok kisiyi utandirdi Hido...
Tum takim inanilmaz oynadi muhtesem bir ekip ruhu gosterdi herkes savasti yardimci oldu birbirlerine inanilmaz destek oldular ve inanarak bu gune geldiler.
Bu yukaridakiler Iceberg'in gorunen yuzu ama bence Dunya Basketbol Sampiyonasi'nda bu basarida emegi gecen unuttugumuz niceleri var. Vefa Istanbul'da bir semt deyip gecemeyiz. Bu ulkeye basketbolu sevdiren Efes Pilsen var en basta. Petar Naumoski'nin liderliginde sadece ilk 5 cikarabilen ve olursa bir 6. adam kenardan gelip ancak 3-5 dk sure alabilirken bile Avrupa finalleri oynayan bir takimla basladi bu seruven ... Avrupa'ya bizi tasiyan basketbolun bu ulkede futbolun yaninda kitlelere hitab edilebilecegini gosteren Efes Pilsen digerlerinin onunu acti... Ardindan Ulkerspor geldi. Onlar da Efes Pilsen'in actigi yoldan ilerleyip Turk basketbolune inanilmaz degerler kattilar yetenekler yetistirdiler. Sonra klup takimlarimiz uyandi ... Sponsorlarimiz uyandi...
Bir de perde arkasindakiler var aslinda saha da olmayip bu sporu sevdiren... Murat Murathanoglu hala devam ediyor ve gercekten takdire sayan bir efor sarfettiler. Insanoglu balik hafizalidir benim asil takildigim Ismet Badem neden yoktur bu Dunya Sampiyonasinda NTV neden onu yayina cikarmaz. Ismet Badem'in Turk basketboluna kattigi ivmeyi gormemek icin kor olmak gerek . Onun da bu takimin buralara gelmesinde cok emegi var ve ona cok buyuk bir ayip edilmistir.
Bu ulkede yazin okul bahceleri otopark yapilip basket potalari alti genclerimizle degil arabalarla doluyken bu basarinin gelmesinde bu saydiklarimizin hepsinin rolu var.
Finali alsak da almasak canlari sagolsun... bu nesile bir dunya sampiyonasi yakisirdi ve bunu basardilar tarihe altin harflerle gectiler. Darisi yeni nesillerin basina...
12 Eylül 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)